SU KİRLİLİĞİ
Su kirliliği; göl, nehir, okyanus, deniz ve yeraltı suları gibi su barındıran havzalarda görülen kirliliğe verilen genel addır. Her çeşit su kirliliği, kirliliğin bulunduğu havzanın çevresinde veya içinde yaşayan tüm canlılara zarar verdiği gibi, çeşitli türlerin ve biyolojik toplulukların yok olmasına ortam hazırlar. Su kirliliği, içinde zararlı bileşenler barındıran atık suların, yeterli arıtım işleminden geçmeksizin havzalara boşaltılmasıyla meydana gelir.Yeraltı Suları
Yüzey suları ve yeraltı suları arasındaki bağlantı karmaşıktır. Bu nedenle yeraltı sularındaki kirlilik tek bir başlık altında incelenmekte olup, yüzey suyu kirliliği kadar kolayca sınıflandırmalara konulamamaktadır. Bu sınıflandırmanın zor oluşunun nedenleri arasında, yeraltı suyuna etki edebilecek noktasal veya noktasal olmayan kirliliklerin belirsiz oluşu ve incelenmesinin zor oluşudur. Ayrıca bir yeraltı suyunun üzerinde yer alan topraktaki bazı kirlilikler her zaman yüzeydeki bir su havzasını kirletmek zorunda değildir. Bu tür kirlilikler çoğunlukla yeraltı sularına erişerek burada belli bazı kirliliklere neden olmaktadır. Bu nedenle yeraltı suyu kirliliğinde, üzerindeki toprak katmanının özellikleri, hidroloji ve kirleticilerin özellikleri incelenmelidir.
Kirliliğe neden olan kirleticiler arasında farklı çeşitler barındıran kimyasal maddeler, patojenler, ısı değişimi gibi fiziksel veya duyusal değişiklikler yer almaktadır. Yine kimi zamanlarda doğada ve suda doğal olarak var olan kalsiyum, sodyum, demir, manganez gibi minerallerin derişiminin aşırı artışı da kirlilik nedeni olarak görülmektedir.
Oksijen tüketen maddeler arasında bitkiler gibi doğal unsurlar veya kimyasal maddeler gibi insan eli değmiş unsurlar yer alabilir. Diğer doğal veya yapay oksijen tüketici maddeler sudaki bulanıklığa neden olur. Bu da ışığı yansıtmayacağından çevredeki bitkilerin büyüme hızını yavaşlatır. Ayrıca bazı balık türlerinin solungaçlarının tıkanmasına neden olur.Birçok kimyasal madde toksiktir. Patojenler de insan ve hayvanlar üzerinde su yoluyla taşınan hastalıklara neden olur. Suyun fiziksel kimyasında oluşan değişikliklerin nedenleri arasında asitlik (pH değişiklikleri), elektrik iletkenliği, sıcaklık ve alg birikimi yer almaktadır.
Yeryüzünde canlılığın devamı için gerekli olan su, insanların faaliyetleri sonucu sürekli kirlenmektedir. Böylece dünyadaki kullanılabilir su kaynakları azalmaktadır. Su kirlenmesinin en önemli nedenleri, sanayi artıklarının ve insanların kullandığı bazı maddelerden kaynaklanan artıkların sulara karışmasıdır. Bu etkileşimler sonucu suyun fiziksel ve kimyasal yapısı bozulmakta ve su kirliliği meydana gelmektedir.
Akarsuların sahip olduğu canlılar, bulundukları ortamda otobiyolojik temizlenme adı verilen bir sürece katkıda bulunur. Otobiyolojik temizlenme, su kaynağı içinde bulunan kirletici maddelerin yine aynı kaynakta yaşamını sürdüren canlılar ve oksijenin etkisiyle zararsız hale getirilmesidir. Bu özellik su kaynağının büyüklüğüne ve akıntı hızına göre farklılaşır. Akarsu kaynağına karışan kirletici madde miktarı ne kadar artarsa otobiyolojik temizlenme de o kadar zorlaşır.
Ötrofikasyon olarak adlandırdığımız olay ise; çeşitli kaynaklardan sulara karışan azot ve fosfor bileşiklerinin su bitkilerinin ve bazı alg türlerinin kontrolsüz çoğalmasına neden olması şeklinde özetlenebilir. Bu durum sudaki çözülmüş oksijen miktarını azaltarak uzun vadede su ekosisteminin ölümüne neden olabilir.
Özellikle trakyadaki ergene nehrinin kirliliğini gundeminize almanizi ve bu konuda bir komuoyu oluşturmanızı beklerim zira trakyada bu kirlilikten dolayi tarım bitme noktasına gelmis durumda hayvancılık ve balıkçılık can cekisiyor ,kanser orani son derece artmış durumda....
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilBu konuyla alakalı araştırma yapıp size bilgi dönüşü sağlıyor olacağım ayrıca blogumda bu kirliliğe dair farkındalık yaratma adına yer vereceğim. Şunu söyleyebilirim ki o bölgede sanayi faaliyetlerinin artışı sonucu hava su ve toprak kaynaklarında ciddi bir kirlenme olabilir. Yorumunuz için teşekkür ederim.